Üniversite Tercihinde Gastronomi Bölümü İçin Bilmen Gerekenler
- cagataykaaneren
- Jul 23
- 3 min read
Updated: Jul 28

Yaz ayları geldiğinde birçoğumuzun aklına tatil, deniz, güneş gelir ama lise son sınıf öğrencileri için durum biraz farklıdır. Özellikle Temmuz ayında başlayan üniversite tercih dönemi, hem heyecanlı hem de stresli bir süreçtir. Kiminin kafası çok nettir, kimi ise hâlâ “hangi bölüm, hangi okul?” sorularının ortasında kalmıştır.
Ben de bu süreçten geçmiş biri olarak, gastronomi gibi son yıllarda çok popüler hale gelen bir bölümü tercih etmeyi düşünenlere elimden geldiğince destek olmak istedim. Bunun için bu alanda gerçekten tecrübe sahibi iki arkadaşımla konuştum. Biri üniversiteden arkadaşım Cem Mengüllüoğlu, diğeri ise liseden beri tanıdığım dostum Tunca Arkan.
İkisi de gastronomi alanında çok farklı ama çok değerli yollardan geçmiş insanlar. Hem sektörde hem akademide çalışmış, yurt dışında deneyim kazanmış isimler. Onlara sorular sordum, fikirlerini aldım ve bu yazıyı hazırladım. Umarım senin için gerçekten işe yarar bir rehber olur.
Cem Mengüllüoğlu: "Şef Olmak İçin Sadece Sevmek Yetmez"

Cem’le üniversiteden tanışıyoruz. Aynı okuldan mezun olduk, o gastronomi okudu ben ise turizm. Mezun olduktan sonra bu mesleği gerçekten hayatının merkezine koydu. Şu anda İspanya’da çalışıyor ve daha önce dünyanın en iyi restoranlarında, Michelin yıldızlı mutfaklarda da yer aldı. Onunla konuşmak, işin sadece görünen kısmını değil, mutfağın arka planını da daha net anlamamı sağladı.
Cem'e göre en önemli kriter: mutfak. Üniversitenin kaç mutfağı var? Ekipmanlar yeterli mi? Uygulamalı dersler ne kadar ağırlıklı? Dört yıl boyunca teknik olarak gelişmeye imkân tanımayan bir okul, bu bölüm için çok yetersiz kalır diyor.
Ders programı da belirleyici. İlk seneden itibaren öğrencinin mutfağa girmesi şart. Teorik derslerle geçen iki yıl, gastronomi gibi uygulamaya dayalı bir alanda gerçekten büyük kayıp.
Dil konusu çok net: İngilizce artık bir zorunluluk. Eğer mümkünse gastronomi eğitimi İngilizce alınmalı. Yanına ikinci bir dil (Fransızca, Almanca, İspanyolca) eklemek büyük bir avantaj.
Yurtdışı deneyimi onun için olmazsa olmaz. Erasmus ya da staj gibi fırsatlarla öğrencinin yurtdışında bir mutfağa adım atması, sadece mesleki değil kültürel gelişim açısından da çok değerli. “Bu tecrübe insanı dönüştürüyor,” diyor.
Ve en çok üzerinde durduğu konu: Şeflik meselesi. Cem çok net: “Üniversite mezunu olmak seni şef yapmaz.” Şef olmak, yıllar süren birikim, liderlik, ekip yönetimi ve çokça sabır gerektiriyor. Mezun olur olmaz sosyal medyada “chef” yazmak, bu işin ağırlığını hafife almak oluyor onun gözünde.
“Bu iş sadece yemek yapmayı sevmekle olmaz. Tutku ve sabır şart. Yoksa bu meslekte kalıcı olamazsın.”
Tunca Arkan: "Araştırın, Okulun Hocası Kim Bunu Bilin"

Tunca’yı yaklaşık 15 yaşımızdan beri tanıyorum. O zamanlardan beri mutfakla iç içeydi. Zamanla sektörde birçok yerde çalıştı, Avustralya`da restoranda ve flying chef olarak görev aldı. Şimdi İstanbul Bilgi Üniversitesi’nde öğretim görevlisi. Hem sektörü, hem eğitimi çok iyi bilen biri.
Tunca’nın ilk tavsiyesi çok net: öğretim kadrosuna bakın. Üniversite tercih ederken en önce hocalara göz atın diyor. Kim bu insanlar, sektörde ne yapmışlar, nerelerde çalışmışlar? Öğrendiğiniz kadar kimden öğrendiğiniz de çok önemli.
Ders programını sadece mutfak odaklı düşünmeyin. Gastronomi aynı zamanda işletme, kültür, yönetim gibi alanlarla da bağlantılı. Derslerde sadece yemek yapmak değil, işletme yönetimi ve kültürel derinlik de sunulmalı.
“4 yıllık mı 2 yıllık mı?” sorusuna cevabı da net: Eğer sadece aşçılık yapmak istiyorsanız 2 yıllık meslek yüksekokulları yeterli olabilir. Ama gastronomi bölümü size hem farklı kariyer yolları hem de akademik gelişim imkanı tanır.
Mutfağı yerinde görmek şart. Tunca’ya göre mümkünse gidip okulun mutfağını kendi gözünüzle görün. Gerçekten uygulamalı eğitime uygun bir alan var mı, ekipmanlar ne durumda?
Devlet mi özel mi? Özel üniversitelerin bu konuda genelde daha avantajlı olduğunu söylüyor. Ama burs imkanları varsa özel okullar cazip hale gelebilir. Bu da araştırmaya açık olunması gereken bir konu.
Son olarak çok pratik bir önerisi var: O okulda okuyan bir öğrenciyi bulun ve sorun. Sosyal medya bunun için en iyi kaynak. Tunca, "Bir okulun en iyi reklamını da, kötü yorumunu da öğrencisi yapar" diyor.
“Gastronomi sadece yemek yapmak değil. Bu iş iletişimle, mücadeleyle, kapıları zorlamayla ilgili. Sessiz kalmak bu sektörde seni bir yere götürmez.”
Popüler Olana Değil, Bilinçli Olarak Seçtiğine Git
Gastronomi artık çok bilinen, çok konuşulan bir bölüm. Ama her çok duyulan şey gibi, bazı yanlış anlaşılmaları da beraberinde getiriyor. “Yemek yapmayı seviyorum, o zaman bu bölümü seçeyim” demekle olmuyor. Bu işin içinde uzun saatler, zorlu çalışma şartları, çokça sabır ve gerçek bir tutku var.
Cem ve Tunca’nın anlattıkları aslında ortak bir noktada birleşiyor: araştır, sorgula, deneyimlemeye çalış ve bu işe gerçekten gönül vereceksen gel.
Eğer tercihini gastronomiden yana kullanacaksan; seçeceğin okulun mutfağını gör, hocalarını tanı, dil imkanlarını araştır, yurt dışı bağlantılarını öğren. Sosyal medyada o okulda okuyanlara ulaş, sorularını sor, çekinme. Ben de zamanında böyle yaptım ama tabi benim bölümüm turizmdi. Şimdi geriye dönüp bakınca, bu küçük gibi görünen adımların aslında ne kadar belirleyici olduğunu çok daha iyi anlıyorum.
Yani karar senin ama unutma: bilinçli karar, sağlam adımdır.
Tercih döneminde herkese bol şans!
Comments